Ölüm Ve En Büyük Hayal

Nasıl gidiyor blog alemi? Bana sorarsanız biraz canım sıkkın ve üzgünüm. Nedenini sormayın ama. Sadece içimi dökmeye geldim buraya 😉😜.

Bugün sürekli düşündüğüm yani fazlaca düşündüğüm bir konuyu ele alacağım: Ölüm ürkütücü mü?

Bu soruyu yüzlerce kez kendime sordum. Ölmenin zamanı yok. Her an olabilir ya bu bence çok korkutucu. Bir anda kalbin duruyor ve kan akışın yavaşlıyor. Ardından hayatın on üç saniye zarfında gözlerinin önünden geçiyor. Sonrasında beyin ölümü gerçekleşiyor.

Ben ölmek değilde ölüm vaktinden korkuyorum. Aslında bunun bir sebebi ve bir hikayesi var: Ben daha çok küçüktüm ve memleketimden çok uzaktaydım. Babamın mesleği askerdi. Ve sürekli taşınırdık. Bir gün telefon çaldı ve büyük dedemin ölüm haberi geldi. Çok ağladım ve o günden bu güne kadar telefondan ölüm haberi almaktan çok korkuyorum. Sadece bir anı değil elbette. Bütün sevdiğim akrabalarımı son kez göremeden gittiler öbür tarafa. Eskiden hepsi telefonun suçu derdim. Güya telefon olmasaydı onlar ölmezdi!

Anlattığım anıların üzerimde etkisi çok büyüktü. Büyümeme rağmen hala telefon sevmiyorum. O yüzden de aileme bana telefon almamalarını söyledim. Çok saçma ama yine de böyle kendimi daha iyi hissediyorum.

Bugün size iki soru soracaktım. İkincisi: En büyük hayalleriniz gerçek oldu mu?

Bu soruya cevabım kesinlikle EVET olurdu. Çünkü babam emekli oldu ve artık memleketimize taşındık. Bir çok kişiye saçma gelse de benim en büyük hayalim şuan da yaşadığım şehre taşınmaktı. Ve oldu! Ama şunu söylemeliyim ki: buraya taşınmadan ölürsem diye çok korkmuştum. Ölüm her anımızda ve eğer buraya taşınmadan ölürsem diye çok üzülüyordum. Hatta buraya gelirken ki yolculuğumda bile 'ya araba kaza yaparsa' gibi kuruntularım vardı. Haber manşetlerini bile kafamda kurmuştum: ' En Büyük Hayaline Az Zaman Kala Araba Kazası Geçirdi'. Ya da: ' Hayaline Giderken Vefat Etti' gibi. Ama hiçbir şey olmadı. Ölmedim ve kaza geçirmedik. Memleketime ayağımı ilk bastığım anda içimden ' şimdi rahat rahat ölebilirsin' demiştim. Ben ve saçma düşüncelerim işte 😀.

Hala telefondan ve ölümden korkuyorum. Bunu söylediğim daha doğrusu dışa vurduğum ilk arkadaşlarımsınız. Bunu yazmak biraz da olsun beni rahatlattı. Size tavsiyelerim:

1. Ölümü çok fazla düşünmeyin. Çünkü bir süre sonra psikolojik rahatsızlığa dönüşüyor.

2. Anı yaşayın. Sanki bir günlük ömrünüz varmış gibi o anın o zaman tadını çıkartın.

3. Hayallerinizi gerçekleştirmek sizin ellerinizde. Bunu yapabilirsiniz!

4. Benim gibi karamsar olmayın 😆.

Sizin yaşadığınız böyle anlar var mı? Siz ölümü çok fazla düşünüyor musunuz?

Bugünlük benden bu kadar. Tavsiyelerim umarım işe yarar. BlueGirl siyahlığa karışır 😜.

Yorumlar

  1. Merhaba yeniden, umarım bunları uyandığında toptan alıp da biraz mutlu olabilirsin. İlginç bir yazı olmuş, ölen tüm yakınların için başın sağolsun öncelikle. Bu zor süreci hep aynı yoldan öğrenmek sende böyle bir telefondan uzak durma etkisi yaratmış olsa gerek ki, ben bunu senin tanımladığının aksine saçmalık değil lütuf olarak görürüm. Zaten hayatımıza işlemiş telefon ve teknoloji batağına bir girdin mi çıkamıyorsun, en azından bu seni bi süreliğine bu bataktan uzak tutar ve çoğumuzdan daha kaliteli bir yaşam zevki sürersin. Aralarda sorular yöneltmen hoşuma gidiyor, cevaplayamadıklarım olacak unutkanlığımdan ama en büyük hayalim gerçek oldu mu diye düşününce bilemedim. Galiba en büyük hayalim olmadığı için, ya da mutlu olmak olduğu için ki stabil bir mutluluk hali herhangi bir insan için imkansız. Ama hayaliniz buysa, sizi mutlu eden küçük anların değeri daha da artıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için gerçekten minnettarım. Hayal etmek çok güzel. Umarım seninde hayallerin gerçekleşir :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

O mu? Yoksa bu mu?

Film/Dizi/Kitap Önerileri

Sevgiyi takıntı haline getirmek doğru mu?